bir saat oyun oynarsanız daha iyi tanırsınız.
Tebeşirle çektiğin çizgi, topa vurduğun ilk adım, bebeklerini konuşturduğun o ilk an, eline ipi alıp oyuna karar verdiğin o duygu ve hatta hiçbir kural olmadan sadece oynamaya odaklandığın kurumuş bir dal parçası, oyuna başladığın noktadır.
Zamanla oyunlar dönüşür, gittiğin yol farklılaşır, zorluklar, engeller, ödüller, seviyeler, başladığın noktadan bambaşka bir sonuca ulaştırır.
Aynı oyunu defalarca oynayıp her seferinde farklı deneyimler kazanmamız bundandır.
Başlangıç noktasından varış noktasına geldiğimiz her sefer dekendini kendinden büyütmüş yeni oyuncular oluruz.
Hayatta böyle midir?
Hayatın içine de başlangıç noktası var mıdır?
Evrenin oluşması sırasında; sıfır zamanından sonra, saniyenin onbinde birinde, bugün gördüğümüz evrenin atom çekirdeği kadar küçük, sıcak bir madde yığınında var olduğu tahmin ediliyor,
Hayata gelmek için yola çıktığımız anne karnı macerası bir hücreyumağı ile başlıyor, ilk gözle görülür halimiz bezelye tanesi kadar. Bir orman elde etmek için ihtiyacımız olan tek şey minik bir tohum,
Başka bir canlının avcumuzda ki kalp atışı; dairesel bir noktanın çıkardığı ses; yumurta çıtırdısı.
Atmosferin dışına çıkıp gezegenimize baktığımızda dünyamız sadece bir nokta,
Daha da yakına gelip oyuna baktığımızda labirentin içindeki noktadayız.
Her birimiz...
Sallanan, yuvarlanan, zaman zaman duvara çarpan ama her şeye rağmen yolunu bulup varış noktasına kavuşan...
Hayatta da oyunda da başlangıç noktalarından hareket ediyor, yolculuğun içinde edindiğimiz tüm deneyimleri, dengeleyerek özümüzü anlamaya çalışıyoruz.
Tıpkı labirent oyunun içinde çıkış yolunu bulmaya çalışan yoldan çıkmaması için de dengede yürüttüğümüz, bu kırmızı top gibi...
Tüm bunları düşündüğünde insan soruyor;
Hayatta bir oyun mudur? Ve oyun dünyayı değiştirebilir mi?
Bu sorulara ekip olarak bulunduğumuz noktadan bakarsak; Kendi dünyamızı değiştirebilme gücünü içinde barındıran oyun, hayattır! Diyebiliriz...
Bu yolculukta kendi gücünü ortaya çıkaran Oyun Atlası; Oyunu merkezine alan, labirentin içinde kendi özünü arayan, ortak hafızamıza, oyun geleneklerimize, bu topraklarda hayat bulan oyun kültürüne, sahip çıkan, tarihin solgun sayfalarından çıkarıp hayat veren, tanık olan, dahil olan, yol açan, anlatan, herkesin hikayesidir.